Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku

Genç bir yazar olan Arif kendini tam olarak bu dünyaya ait hissedememekte, hep bir eksiklik duygusuyla yaşamakta, tutku, hırs, hedef gibi modern insanlığa ait davranışların gereksizliği düşüncesinden kendini alamamaktadır. Toplumun ona dayattığı gibi bir insan olmak istemiyordur. Dolayısıyla bir düzen kurmak, daimi bir iş ve ilişki sürdürmek konusunda zorlanıyordur. Bu haliyle biraz Coen kardeşlerin Orada olmayan adamı, biraz Yusuf Atılgan’ın Aylak adamı ve biraz da Rumen yazarı Cioran’ın hayatın beyhudeliği fikrinden eli kolu tutulmuş kahramanıdır.

Bir gün biraz mağrur biraz vahşi ve oldukça çekici bir kadın olan Müzeyyen ile tanışır. Arif kaçınılmaz bir şekilde Müzeyyen’e sevdalanır. Ama sorun Müzeyyen’in adeta Arif’in ruh ikizi olması, hayata ve aşka yaklaşımının Arif’e çok benzemesidir. Müzeyyen akılcı ve sakin yorumlarıyla aşkın tek taraflı yaşanan bir yanılsama olduğuna, hiç kimsenin bir başkasını gerçekten tanımasının mümkün olmadığına inanmaktadır. Sonuçta onun da bağlılık ve ilişki sürdürmekle ilgili sorunları vardır. Arif gitgide daha tutkuyla bağlandığı Müzeyyen’i yanında tutmak için o zamana kadar inandığı her şeyi tersyüz etmek, onu gerçekten sevdiği konusunda kadını ikna etmek zorunda kalacaktır.

Arif hayatında ilk defa kendisinden bir şey talep etmeyen, hesap sormayan ve hesap vermeyen bir kadınla birliktedir. Bunun hep aradığı şey olduğunu düşünmüştür ama yavaş yavaş bu duygudan hoşlanmadığını fark etmeye başlar. İlelebet sürecek bir aşkın bedeli sürekli bir tedirginlik sürekli bir kaybetme korkusu mudur? Müzeyyen bir masal kahramanı gibi etrafında dolanır, konuşur, gülümser ve tüm şefkatiyle onu göğsüne bastırır. Ama hiçbir zaman içinde birlikte yer alacakları bir gelecekten konuşmaz. O zamana kadar hiçbir şeye bağlanamamış bir adam olarak Müzeyyen’e sahip olma arzusu onu allak bullak etmektedir.

Müzeyyen bir sabah, geride sadece bir not bırakarak, ortadan kaybolur. Hep gidici kadınlara âşık olan Arif için bile dayanılmaz bir durumdur bu. Arif onu kahreden tutkusuyla baş başa kalmıştır. Müzeyyen aşklarının bir ilişkinin içinde tükenmesine izin vermeden gitmiştir. Artık orada değildir ve kusursuz bir aşk imgesi olarak Arif’in hayatının tam ortasına heykelini dikmiştir.

Arif hem içindeki öfkeyle başa çıkabilmek hem bir açıklama duymak arzusuyla kadının peşine düşer. Müzeyyen’i bulmak için çıktığı yolculuğun her durağında kadına dair yeni bir şey öğrenecektir. Müzeyyen’in annesinden, eski kocasına oradan psikoloğuna, küçük yeğeninden, erkek kardeşine, şehrin falcılarına ve Müzeyyen’in ilk aşkına kadar giden uzun bir yolculuktur bu ve herkes kendi penceresinden görebildiği farklı farklı Müzeyyen’ler anlatır. Yalnızlık ve kalp kırıklıklarıyla dolu bu şehirdeki yolculuğunu tamamladığında, bütün gerçek yolculuklar da olduğu gibi, sadece kadının neden gittiğini anlamayacak, kendisini de bulacaktır.

Yönetmen: Çiğdem Vitrinel
Öykü ve senaryo: Çiğdem Vitrinel – Ceyda aşar
Müzik Direktörü: Harun Tekin
Sanat Yönetmeni: Elif Taşçıoğlu
Kurgu Yönetmeni: Arzu Volkan
Görüntü Yönetmeni: Vedat Özdemir
Uygulayıcı Yapımcı: Şebnem Vitrinel
Ortak Yapımcı: Ersan Çongar
Yapımcı: Marsel Kalvo
Öykü ve Senaryo: Çiğdem Vitrinel – Ceyda Aşar

OYUNCULAR

Arif: Erdal Beşikçioğlu
Müzeyyen: Sezin Akbaşoğulları
Burak: Ege Aydan
Poyraz: Erdinç Gülener
Pınar: Hare Sürel
Barış: Harun Tekin
Kader: İdil Yener
Hale: Derya Alabora
Mine: Esra Kızıldoğan
Elif: Pelin Doğru
Babaane: Celile Toyon
Erdem: Görkem Mertsöz
Halil: Barış Yalçın
Editör: Azize Tan
https://www.imdb.com/title/tt4178986/